Cilt Hafızası
Herkes sağlıklı ve ışıl ışıl parlayan bir cilde sahip olmak ve cildini sevebilmek ister. Cilt ve duygular arasında bir döngü vardır. Bu döngü, sağlıklı bir cilde sahip olmada büyük rol oynar.
Cildin duygulara eşlik ettiği olgusundan yola çıkarak... Üzgün ve stres altında olduğumuzda cildimiz pürüzlü ve daha az parlak görünür. Bu tür durumlarda cilt, normalden daha nemsiz kaldığından bunu görmezden gelip kendi haline bırakırsak cilt kendini dışa vurur. Bu da şu demektir, nemsiz kalan cildimiz, dışarıdan da kendini olumsuz bir biçimde göstermeye başlar. Böylece ciltte gözle görülür bir solgun görüntü ve incelme olur.
Ruh halimiz ve sorunlarımızla doğru orantılı olarak cildimizde bu tür yansımaların olması normaldir. Utandığımızda yüzümüz kızarır, korkunca cildimiz solgunlaşır, aşık olduğumuzda yüzümüz yanar. Güçlü bir histen etkilendiğimizde tüylerimiz diken diken olur. Bu değişimler duygusal durumlara dair cildimizin bize gönderdiği ipuçları ve sinyallerdir. Cildimiz ve duygularımız yakından ilişkilidir. Bazen cildimiz saklamaya çalıştığımız şeyleri ifade eder. Ciltle duygular arasındaki bu döngüde, cilt, duygusal etkenler ve dış faktörlerden etkilenmediği zaman ki, yani "iyi” olduğu zamanı, hasar olmadığı halini hafızasında tutar. Cildimiz, hafızasındaki öz haline, öze dönüşünü yapmak için çalışır. Bu da cilt yenilenmesidir.
Bizde duygusal etkenleri ve dış faktörlerin hasarlarını en aza indirip, cildin hafızasını küçümsemeyerek öze dönüş yolunu açmalıyız. Cildinizin sesine kulak verin...
Duygusal iyileşme hali ile cildimizi hem içeriden öze dönmesini sağlarken, hem de dış faktörlere karşı destek vererek, hafızasındaki iyiye doğru yolculuk kapısını açmalıyız. Cildimiz, hafızasındaki sağlıklı olduğu ilk haline, yani öz haline dönmeli.